İsmini telaffuz ettiğimizden beridir içimizde kelebekler uçuşurcasına seviniyoruz nedense! hemen hemen herkesin Mardin deyince aklında yer etmiş birkaç fikri vardır. Bundandır ki bizim de en çok merak ettiğimiz yerlerin başında geliyordu Mardin, içimizdeki heyecanın sebebi bu sanırım. Gerçekten de kısa bir araştırmanın sonucunda elde edeceğiniz bilgiler sizi heyecanlandırmaya yeter.
Şehir iki kısımdan oluşuyor, gerçi Güneydoğu ve Doğu da hemen hemen her yer eski ve yeni yerleşim yeri olarak ikiye ayrılmış durumda. Tabi bizde herkes gibi eskiyi merak ediyor ve eskiye gidiyoruz. Tarihi kent mardin’e girer girmez bir koku kaplıyor o küçücük tarihi yerleşim yeri mis gibi tarçın kokuyor. Meraktan hemen sorup soruşturduk, gerçi Esma’m biliyormuş öncesinde araştırmış tahinli çöreğin nereden alınacağını bile biliyorduk. (Kardeşler Odunlu Ekmek Fırını)
“Gündüz seyranlık gece gerdanlık” derler Mardin için,
Taşın başkenti derler, Mardin’in dünyaca ünlü evleri, Kuzey Suriye tarzı olarak nitelenen taş yapılardan oluşur. Benzerlerine Niğde ve Kayseri’de rastlamak mümkün... Bölgede ünlü olan sarı kalker taşı kullanılmış. Bu taş evlerin yazın serin kışın sıcak olmasını sağlıyor. Mardin evlerinin bir özelliği sıva malzemesi kullanılmaması. Mezopotamya ovasına açılan kapılar tepenin eğimi üzerinde kuruldukları için en az iki katlı yapılmışlar. Ve hiçbirinin gölgesi de birbirinin üzerine düşmeyecek şekilde planlanmış.
Hoşgörünün başkenti derler, tarihi kentin daracık sokaklarında yürürken kimsenin sizi rahatsız edici bakışları olmadan özgürce istediğinizi yaptığınız bir yer düşünün, onlarca farklı etnik insanların bir arada kardeşçe yaşadığı bir küçük şehir hayal edin, (Müslüman, Hristiyan, Süryani, Yezidi,) yani sıra Türk, Arap, Ermeni, Yakubi, Keldani ve Nesturi) birçok kültüre ev sahipliği yapıyor tarihi kent Mardin.
Kıssadan Hisse ; Mardin’in daracık sokaklarında yürürken iki tane Süryani teyze bizi evlerine davettiler. Evimizin avlusunda güzel fotoğraflar alabilirsiniz. Elimizde tripot ve çekim yapan bir halimiz olduğu için sanırım bizi çekimci sandılar fakat biz bir gezgindik tabi gidelim derken, evleri Kiliselerine aitmiş (Kilise’nin yanında yamacında yer alan küçük evler) evin avlusunu fotoğraflayalım derken içeriye davet edip, bize Süryani şarabı tattırdılar ve kendi ellerinde yaptıkları incik boncuğu tanıttılar ee tabi bizde birer tane aldık. Sizsiz olun her bulduğunuz eve girmeyin, kendi geçim kaynakları sanırım, gerçi Mardin’deki kuyumcuların çoğu Süryanilere aitmiş öyle dediler.
Bu yazdıklarım sadece benim dilimden dökülenler, daha yazıya dökemediğim onca güzellik var ki..
MARDİN'de BİZE YARDIMCI OLAN SEVGİLİ MEHMET KAYA (MECNUN) KULÜP KARDEŞLİĞİMİZİN GÜNEYDOĞU'daki TEK TEMSİLCİSİ OLAN ABİMİZE TEŞEKKÜRLER...