Datça maceramız hiç bitmesin istedik, Türkiye’nin güzel denizine sahip nadide bir yer. Şehir merkezinde gezdikten sonra sahile inip keşif yapmak için dolandık fakat kalablık ve gürültü fazla olduğu için en iyis ilçelerine doğru yol almaktı.

Ve sonunda güzeller güzeli Palamutbükü’ne geldik kamp için burası dillere destan anlatılmakla bitirilemez bir yer. Palamutbükü bizim için çok ayrı bir yere sahip oldu, sessizliği ve sakinliği kamp yapmak için mükemmel ayrıca çevredeki insanların yardım severliği de cabası.

İlk işimiz sahili baştan sona keşif yapmak oldu, kendimize güzel bir yer bulma arayışlarımız biraz uzun sürdü diyebilirim. Kararsız kaldığımız yerler oldu tekrar dönüp baktık sahilin sonuna doğru gidelim, knidos’a yakın olsun diye geri döndük hatta.

Sonunda kendimize süper bir yer bulabildik ve hemen obamızı kurmaya başladık. Frankel’ı yanımıza kadar getirebilmemiz de ayrıca bir şansımız oldu, telefonların şarjı bitmek üzereydi, intercomların yine aynı şekildi şarjları bitmişti. Rahat rahat şarja bırakma şansımız oldu bu sayede. İşin başka güzel bir kısmı arkamızda hemen Pazar vardı. İlk günün şansı diyebilirim obamızı kurduktan sonra pazara gidip dolandık ihtiyaçlarımızı karşıladık fazlası ile hem de,  kahvaltılık atıştırmalık sebze ve meyvelerimizi aldık uygun olması da cabası oldu. Tamamen organik bir pazardı. Esma'm uzun süre pazar'dan aldığımız domatesin tadını, kokusunu ve lezzetini bir çok kişiye anlattı.

Palamutbükü'nde girdiğimiz Datçam market sahibi hoş bir beyefendiydi güler yüzlü samimi candan bir arkadaş, bize kendi yapımları gazozlarından ikram etti. Bal-badem üzerine kurulmuş bir marketti birkaç bişey almıştık hatta doğal ve besleyici olduğu içinde ufacık bir şey alıp yesen tok tutuyordu tam bizlikti desem yeridir. 

 

Güzel bir akşamın ardından sabah kalkıp denize girdik palamutbükü’nün tadını çıkarmaya başladık. Deniz yoruyor insanı hemen kahvaltı yapım aşamasına geçtik, geldik işin en zor kısmına çay yapmak için sıcak suya ihtiyacımız vardı. Gidip çevredeki restoranlardan para karşılığı istediğimde ne parası abi istediğin kadar alabilirsin deyince ben bi şaşırdım, sonuçta sahil kasabaları para göz olurlar pahalı olur diye biliyoruz, geçtiğim yerlerin hepsi de öyleydi. Sonra birkaç yer daha aynı yaklaşımda bulununca işletmeler anladım ki buranın insanı halen kültürümüzü yaşatıyor. (insanlığı) Şanslı olduğumuz bir detay daha yanımızdaki işletme banyo ve lavabosunu  kullandırıyor para karşılığı olmadan artık gerisini siz düşünün, en güzel kısımlarından bir başkası ise palamutbükü’nde turistin olmamasıydı. Sadece yerli halk ve yerli esnaf vardı dışarıya kapalı bir yer diye bilirim, akşamları çok hoş bir çarşı pazar kuruluyor el yapımı binbir stant karşılıyor sizleri ayrıca bal-badem dondurmasını atlamayalım.

 

 

MARMARİS FOTOĞRAFLAR  DATÇA-PALAMUTBÜKÜ FOTOĞRAFLAR  YAZILAR