İnsanlar bilmedikleri, hiç tanımadıkları şeylerden korkup, ön yargılı yaklaşırlar. İnsanın doğasında var sanırım bu güdü, belki de içgüdülerimiz yüzünden böyle oluyor. Ben motosiklet ile geç tanışanlardanım, 24 yaşında kullanmaya başadım, kimine göre erken, bana göre geç kalınmış bir serüven.
Motosiklet ile ilk tanışmam Sevgili Abim (İbrahim KARAKURT) ile oldu, kendisine alması ile başlayan bu serüven, bana tavsiyesi üzerine hemen bir motosiklet alma girişimlerine başlamamla gelişti. O zamanlarda yanımda olan Eşim (tabi o zamanlar sevgilimdi :D) halen da yanımda olması beni motosiklete bağlayan büyük etkenlerden biridir. Abimin ilk motor aldığı anı halenda ilk gün ki gibi hatırlıyorum. Tabi insanın değer verdiği biri olunca insan ister istemez bir tedirginlik yaşıyor, gece gündüz dua ederdim kaza geçirmesin diye, sonuçta insan sevdikleri için endişeleniyor.
Geçen üç sene boyunca motor sevgisi içimde, içimizde öyle bir büyüdü ki boy boy 3 tane motosikletim oldu. (caracal 200, gv 250 ve vn 900)
Şimdi soruyorum sizlere bu ön yargı değilde nedir? Bir çok kişinin benim gibi motosiklet seveni ve antipati besleyeni var. Artık birşeyleri sevip, sevmeyeceğimi onu denemeden karar vermiyorum. Onun için sürekli yeni ufuklara, yeni birşeyler deniyorum veya yapmaya çalışıyorum, sevdiklerim yaşamının bir parçası oluyor. Sevmediklerim ise güzel bir anı olarak raflarda yerini alıyor.